Geçenlerde Spinoza hakkında bir podcast dinlerken, aslında Panteist yerine, Varoluş Tanrıdır fikrinde olduğunu anlattılar. Tanrı dediği yerlere, Varlık yazsanız da, Oluş yazsanız da oluyor-muş.

Bu giderek benim de paylaşmaya başladığım bir inanç: Kainattan ayrı bir Tanrı düşüncesinin anlamsız olduğu kanaati hakim olmaya başladı bende. Kainattan ayrı olmaması, kainatla aynı olduğu anlamına gelmiyor, bununla beraber bizim Tanrı ile olan derdimiz, kendi hayatımızla ilgili. Kainattan, hayatlarımızdan ayrı bir Tanrı'nın bize önemli bir faydası yok.

Panteizm'in, hulul isimli, İngilizcesi incarnation (enkarnasyon) olan, bedenlenme diye bir kavramla karıştırıldığını görüyorum. Tanrı'ya beden atfetmek veya onun yeryüzünde bir cisim, hayvan veya insanı kendine avatar seçtiğini düşünmek, sair dinlerde (ve Alevilik gibi bazı ekollerde) mevcut ama Panteizm bu değil. Eğer bütünün Tanrı olduğuna inanıyorsanız, bütünden bir parçanın Tanrı olmadığına inanmanız da gerekir.

Buradaki (benim açımdan) tek problem, Tanrı'nın kainata denk görülmesinin, onu sınırlayacağıdır. Tanrı'nın bildiğimiz/bilmediğimiz şekilde, kainatı kapsadığını, yönettiğini, bildiğini ve ondan sorumlu olduğunu kabul ediyorum. Ancak Tanrı=kainat fikri bana fazla aceleci geliyor. Bu kadarını söylemek için her ikisini de bilmek lazım.

Bununla beraber genel olarak Vahdet-i Vücud olsun, benim bu söylediklerim olsun, Kur'an-ı Kerim'in anlattıklarından biraz farklı. Tasavvufun/Theosophy'nin bildirdiğine Kur'an-ı Kerim'i Selefi gibi yorumlayıp, şirk diye bakmanın mümkün olabileceğini görüyorum, bununla beraber şirk dediğimiz meselenin, sırf bir inanç sistemi olarak değil, ürettiği davranışlar açısından anlaşılması gerektiği kanaatindeyim. Hristiyanlar İsa Mesih'e oğulluk atfederken, yaptıkları açıkça şirk olduğu halde şirkle itham edildiler mi?

Bir de şu mesele: Eğer Allah'ın herhangi bir ortağı olduğunu kabul şirkse --ki bence de öyle-- Kur'an-ı Kerim'in neredeyse ikinci bir Tanrı kadar mutlak kabul edilmesi de şirk sayılmaz mı? Dile, sembole, anlayışa, adet ve geleneklere bağlı hükümleri, ifadeleri, cümleleri zaman ve mekan üstü saymak, bir manada hulul değil midir?