Bu seçim de geçenki gibi oy vermedim. İzahı kolay sebep köpekler. Bunların seçim vaadi olması bile zulken, böyle bir meselenin hiç olmaması gerekirken, seçim vaadi var mı diye baktım, yoktu. Köpek toplamayan belediye için oy vermeye de gerek yok. Sana köpekler oy versin.

Ekonomi önceki seçimde de bozuktu, şimdi de bozuk mesela. Şimdi azıcık daha iyi hatta ama bu azıcık iyi eşit bir iyilik değil. Ekonomi herkese kötü olsa hükümet oy kaybetmez, yoktu, vermedik dersin ama memura keseyi açıp, emekliye vermezsen, emekli sana memur oy versin der. Ekonominin iyilik ve kötülüğünü değil, bu iyilik ve kötülüğün ne kadar eşit dağıtıldığına bakmak lazım. Belki emekliye zam yapmaması değil de, memura zam yapması soğutmuştur seçmeni.

Eğer tek bir sebep gerekiyorsa kibir diyebiliriz. Sokak köpeklerinin hayatını, çocuklardan daha çok önemseyen kibir. Onlardan oy alacağız diye kendini boyayarak Beyaz Türke dönüşmeye çalışan kibir. Kimi koysak seçtiririz diyen kibir. Bir kilo peynir alırken düşünen insanların karşısına on milyonluk arabayla çıkıp oy isterken utanmaya mani olan kibir.

Kemal Tahir iyi diktatör olur ama iyi diktatörlük olmaz dermiş. Tayyip Erdoğan Türkiye'nin gördüğü göreceği en iyi lider olabilir. Bununla beraber kurduğu düzen çakma Goebbels, çakma Kemalist, çakma tarih, çakma şair, çakma fikir, çakma mefkure, çakma dindar, çakma hakim, çakma savcı düzeni. Korkulan tek odak kendisi olduğu için, ona sırtını yaslayınca her işin yapılabildiği bir düzen. Çakma devletlülerin çakarlı araba düzeni.

Ak Parti iktidara geldiğinde bir halk partisiydi ve karşısında apoletli apoletsiz memurlar vardı. Geçen yıllar içinde, bilhassa 15 Temmuz'dan sonra kendisi bir memur partisine dönüştü. Bunun bir kısmı mecburiyetten, FETÖ'den boşalan boşluğu Milliyetçi/Kemalist kadrolarla doldurmak zorunda kalmasından, bir kısmı da ezeli aşağılık kompleksindendi. Şimdi ellerinde köpekle gezen bir takım başörtülü kadınlar bize insanlık öğretmeye çalışıyor. Bu tavrın tam da aydınlanmacı seküler tavrı olduğunu görmeden.

Billur kubbe, mermer kaldırım diye yola çıkılmıştı, gide gide beton kule, boklu kaldırıma vardık. Yanlış neredeydi? Bunu uzun uzun yazmanın faydası var mı bilmem. Alternatiflerinin daha yanlış olmasından başka bir doğrusu kalmayıncaya kadar düştü işte. Şimdi o en azından diğerlerinden daha iyi olma vasfını da kaybetmesini izliyoruz.

Erdoğan ve partisinin düzeleceğini sanmam. Bu ülkede bundan sonraki düzeltme hamlesinde en önemli hedef memuriyetin her türlüsünün süreyle sınırlanması olmalı. Başkanlık sistemi bahanesiyle isimsiz bürokratlar kendilerine kölemenlik düzeni kurdu ve biz onların etinden sütünden vergisinden faydalandığı reayası olduk. Halkla devletin arasındaki geçişkenliğin artması için böyle bir sınırlama lazım. 7 sene savcılık yapmış adamı, 2 sene de avukatlık yaptırırsan makamında insan gibi oturur, bürokrat özel sektörde iki sene çalışırsa onlara kanun ve usul öğretir. Ülkenin yönetenler ve yönetilenler diye bölünmesinin önüne geçer bu.

Tabii bu yapılmayacak. Verilen sözler tutulmayacak. Değişim çok zor ve suçlayacak merci çok. Memlekette hukukun çivisi biraz daha çıkacak, rüşvet çarkları hızlanacak, batan geminin malları daha çok kavgaya sebep olacak ve biz buradan seyredeceğiz bunları. Bir gün halk peynir alamadığı için ayaklanırsa köpekçileri can dostlarıyla bir adaya bırakıp Neccari ile meccani yeni bir dünya kuracağız.

Sic transit tempus tyranni

[Yeni Yazılar] #siyaset #ekonomi #kibir #halk #devlet #AKP #Tayyip Erdoğan