Bir Japon masalları kitabı buldum, 1908'de yayınlanmış. Akşamları onu tercüme ederek anlatıyorum. Hidesato adlı kahramanın adı Kaptan Ali oluyor tabii. Geçenlerde de Alice Harikalar Diyarında'ya başladık ve Alice yine Kaptan Ali oldu.


Lincoln'ün ikinci bir yüzüm olsaydı, bununla karşınıza çıkar mıydım? demiş. Hoşuma gitti. Dürüstlüğün çirkinlikle alakası olabilir mi?


Dürüstlüğün yaratıcılıkla (daha doğrusu yaratıcılıksızlıkla) alakası varmış. Yaratıcılık hasletleri gelişmiş insanların daha kolay yalan söylediklerini anlatıyordu, Dan Ariely.


Seth Godin'in bir tavsiyesi.

Bir iş veya projeye başlarken, en zor kısmını bulup, o konuda
uzmanlaşmaya ve katkıda bulunmaya çabalayın. Eğer kolaysa, size göre
değildir.

Bende böyle zor işi heves etmek tarafı var ama bitmeyen işlerimin sebebi de bu merakım. En zor kısım eğer gerçekten zorsa ve henüz teknolojik imkan dairesine girmediyse, belki de o kadar iyi bir tavsiye değildir bu. Çözülemeyen sorularla uğraşmak, çözülebilenleri çözüp, yargılanmaktan veya beğenilmemekten daha kolay olabilir.

Zor işe heves etmek, kolay işi bitirmekten daha kolay olabilir.


Dharmakirti isminde bir Budist felsefeci, yeniden doğumun bir hakikat olduğunu, çünkü insanların tek bir hayatta aydınlanmasının çok zor olduğunu söylemiş. Aydınlanma zoruyla dharma ve sair yollarda kendini heder eden insanın , sonraki hayatlarından bunların faydasını göreceğini anlatmış. Daha doğrusu buna inanmak gerektiğini, yoksa, insanların ulaşamayacakları bir hedef uğruna bu kadar eza çekmelerinin manasız olacağını söylemiş.

Yeniden doğum, tenasuh veya reenkarnasyon çok kullanışlı bir hikaye. Pek çok şeyi açıklayabiliyor. Homoseksüelliği bile önceki hayatında kadın olan erkeğin hatlarının karışması şeklinde açıklayan adamlar okumuştum. Dharmakirti'nin söylediği de, bir hikayenin inanılır olması için, başka bir hikayeyle desteklemek. (Bundan bizde de çok var, mantıkla geliştirilmiş dini ilimlerin hepsi böyle hatta.)

/Buna inandığına göre, şunlara şunlara da inanmalısın/ diye giden akıl yürütmeler hayli havada duruyor. İşin dedikodusu dedikleri bu. Hikmet babından hiçbir şahsi tecrübe edinmemiş ancak günlük akıl yürütme ve laf cambazlığını kullanmayı iyi öğrenmiş insanların meslek alışkanlıklarını sürdürmesi. Bilmiyorum demek imkansız geldiği için, bildiklerinden bilmediklerini uydurmaya çalışıp, sonra onlardan da başka yerlere zıplamaya çalışan alim.


Bunu yazdıktan sonra inanmam gerekir kaydıyla nelere inanmayı sürdürdüğümü düşündüm. Liste uzun.

[Yevmiyeler]