Hoca bekleyerek geçen günlerimin birindeyim. Hoca beklemekten sıkıldığım için akademisyenlikten ayrıldığımı söyledim mi? Hoca beklemek ve onların zamanınıza saygılı olmayışı. Düpedüz ekmesi mesela.

Gerçi şimdiki durumda bundan şikayet edemem. Adam benim için geliyor. Nihayetinde benim işim için. Ancak tabii neden oradan geliyor da, buradan gelmiyor? Niçün bu kadar uzaktan geliyor? Bürokrasinin köleleriyiz.

Terminaller insanların gelip gittiği ve iz bıraktığı yerler. İnsanların ne halde olduğunu görebileceğin ve haline şükredebileceğin yerler. Bir de mezarlıklar var. Onlarda insanların ne halde olduğunu göremiyorsun, daha doğrusu geride bıraktıkları bir takım parlak mermerleri görebiliyorsun sadece.

Mezar taşımda bir tek عباد‌الله yazmasını istiyorum. Büyükçe bir taş ve bu kadar. Her gün işe giderken yanından yürüdüğüm mezarlıkta bir mezar taşında havlucu yazıyor. Prof. Dr. yazan da var (ve onda ruhuna fatiha yazmıyor) ama havlucu. Çok kefenler diktim, sonunda kendim girdim diye mani bile yazılır. Mezar taşına mani.

5. Ücret Karşılığı Kur'an Okutmayınız. 6. Ücret Karşılığı Mani Yazdırmayınız.

Havlucu yazmayın mezar taşıma, havlu attı da yazmayın.


İnsanın beklediğinden uzaklaştırılması vaki. Aramayı bırakmam bundan. Kendimi arıyordum, peşimi bıraktım ve bıraktığım yerde buldum. Meğer bıraktığım yerde bırakmışım kendimi.

Kendine arkanı döndüğün yerde bulmanı açıklamak? İnsan evet mücadele ederek de bir yerlere geliyor, belki bazı yerlere, makam, mevki ve rütbelere sadece mücadele ederek ve hatta Frank Underwood gibi her tür pisliği yaparak geliyor. Ancak bir de hiç beklemediğin halde sana gelenler var. Kapında bekleyenler. Düşünceler öyle mesela. Onları aradıkça gelmezler, farklı olmaya çalıştıkça tıkanırsın, sonra bırakırsın, aynılık yeter, sıradanlığa razı gelirsin ve aaa, ne kadar ilginç biri olmuşsun.


Kendimizi bildiğimizi nasıl anlayabiliriz. Bunu anlayamazsın. Kendini bulduğunu da anlayamazsın. Bulan kim, bulunan kim? Bunlar birbirinden ayrı değil ki? Kendimi biliyorum diyen de aynı yerde, bilen kim, bilinen kim? İki delinin birbirine kavuşması veya iki elinin. Hangi ben, hangi beni bilecek? Bilebilecek? Hani bana, hani bana bilecek?


Bugün bir sunum yapacağım. Biraz da ondan bahsetmek istiyorum. Bu sunumda size gerçekleştirmeyi planladığımız projeden bahsedeceğim. Nasıl yapacağımızı anlatacağım.

Bu iş neden zor ve şimdiye kadar neden yapılmadı, ondan bahsetmem lazım. Herkesin yaptığı işleri yapmıyorum. Kimse de benim yaptığım işleri yapmıyor. Sizin işiniz size, benim işim bana.

[Yevmiyeler]