Uzun zamandır yazmamış gibi hissediyorum. Uzun zamandır yazmadım zaten. Yazı ihtiyacını raporlar ve benzerleriyle doldurunca, öyle hissetmem normal. Anormal değil.

Yazı ihtiyacı bir aydır söndü. Ağustos pek bereketsiz geçti, gayretimi de sair saçma ve yavan yazılara ayırdım. Yaz ama nereye kadar yaz? Yazının seninle arası nasıl?

Yazı ihtiyacını ilk duyan insanı sordum kendime. Canı sıkıldığı için bir şeyler çiziktirmeye başlayan ilk insan. Yazıyı icad edenin önce can sıkıntısını icad etmiş olması lazım.

Sıkıntıdan yazdığım için mi sıkıntılarımın pek belirgin olmadığı zamanlar yazacak bir şey bulamıyorum? Belki.

Ne yapıyorum? Elder Scrolls oynuyorum. Taht Oyunları vs. tarzındaki fantastik edebiyata pek ilgim yok, nadiratı müstesna, tarihî roman yazmak için gerekli çalışmaya üşenen adamların ürettiği bir tür gibi gelir. Bu oyun tüm o romanlardan daha fazla saygıyı hakediyor bana sorarsanız. Uzun zamandır kütüphanemdeydi, ancak bilgisayarı hatırlamadan oynayacağım bir bilgisayara yeni ulaşabildim. Eski Windows bilgisayarda ısınma problemleri vardı. Windows da bizde az kullanılan ve nadiren güncellenen bir şey. Skyrim oynuyorum aynı zamanda Windows kullanmaya başladım da demek. Gerçi Windows içine bir VirtualBox ve onun içine de her zamanki çalışma ortamım kurulu ve bu yazıyı da onda yazıyorum.

Windows 10 artık eski Windows'lar kadar gıcık değil. Microsoft sonunda bir PDF yazıcı yapmış mesela, anlayış değişimini gösteriyor. Windows 8'deki Takvim Google takvimini desteklemiyordu, bu destekliyor. Zeminin altından çekilmeye başladığını farketti. Belki geç kaldı çünkü artık mecbur olanlar dışında Word ve Excel kullanan yok. Bizim jenerasyon hala onu bildiği için Word kullanıyor ancak yenilerin böyle bir önyargısı olmayacak. Word ve Excel de Microsoft'un anahtar yazılımı çünkü onun sayesinde mecbur kalıyorsun Windows'a.


Artık inkar edemeyeceğim bir dini bunalımın da yazıların ertelenmesinde yeri var. Bunlar bana 10 senede bir gelen ve inançlarımı hayli kuvvetle fırtınaya tabi tutan dönemler. Bu seferkinde neler olacağını bilmiyorum. Tutunduğum dalların elimden kaydığını görüyorum. Zamanında kazdığım hendekler doluyor.

Işık.