Telefonlarla ilgili acayip bir yılgınlık içindeyim. İnsana bu kadar yakın duran bir cihazın, bu kadar hassas ve kırılgan olmasından herhalde. Bir senedir kullandığım telefon bir gün kırılacak olursa, muhtemelen askeri seviyede sağlamlık garantisi verenlerden alacağım.

Budistlerin maymun aklı dedikleri bir kavram var: İnsanın içinde devamlı konuşan, gürültü eden akıl. İnsanın aklı, onu dizginleyebildiği ölçüde kendisine ait.

Aklını nasıl tımar edersin? Bunu anlatsalar, insanlar da faydalansa. Namazla tımar edersin ama bizdeki haliyle mi?

Hz. Peygamber'in kıldığı namazın, bizimkine sadece şeklen benzediği... Hayır, ters oldu, kıldığımız namazın Hz. Peygamberin kıldığına sadece şeklen benzediğini uzun zamandır düşünüyorum. Dinle ilgili her şey ezber bizde, dualarımız bile ezber, ne istediğimizi değil, ne istememiz gerektiğini söylüyorlar, neye inanmamız gerektiğini zaten ezberliyoruz.

Ufak konuların ezberlenmesinde fayda görüyorum. İnsanın bir disiplin içinde yaşaması için gerekli ancak büyük konularda ezber, doğrudan tecrübeyi imkansız kılıyor. İnsanların neden namazdan uzak durduğunu sorsanız, muhtemelen tamamen yabancı oldukları ve hiçbir şekilde katılamadıkları bir ibadet olduğunu söyleceklerdir. Farkındaysalar söylerler yani.

Benim kendime bulduğum çözüm, genel manasıyla aynı tutmakla beraber, secdeyi kendime ayırmak oldu. Hanefi mezhebi secdede Kur'an okunmasını veya dua edilmesini pek uygun bulmuyor ancak ben Kulun rabbiyle en yakın olduğu an secdedir hadisine ve kendi aklıma dayanıp, secdeleri dua ve tesbih için ayırdım. Duaları da o sıra neyle meşgulsem, en büyük derdim neyse ona.


Şahsen bu zamana kadar, The Cemaat mensubu, muhibi vs. olup da, bunu açıkça ikrar eden kimse görmediğimi farkettim. Dünyada saçma sapan şeylere inanan pek çok insan var ve bunların inançlarına (elimizden başka bir şey gelmediği için) saygı duyuyoruz. Cemaat mensubu da açıkça her neye inanıyorsa, Fethullah Gülen'in veya kendi cemaatinin ne olduğuna inanıyorsa, bunu açıkça dile getirmeli. Ama buna hiç rastlamadım. Bu adamın kurtarıcı mı, mehdi mi, mesih mi, ne zıkkımsa ne olduğuna inandıklarını bilmiyorum.

Hafta sonu Hinduların ineği neden kutsal gördüklerine dair bir iki yazı okudum. Tapmak kavramı biraz karmaşık olduğu için bu kavramı sevmiyorum ama ineğin diğer hayvanlardan daha büyük ihtiram gördüğü muhakkak.

Bunun sebebinin, ineği sakin karakteri, çok münbit ve karşılıksız süt veren yapısı, gübresinden ve idrarından bile faydalanılması olduğunu söyleyen Hindular var. İneğin nimetlerini sayıp döküyorlar. Ancak bunlar tek başına ineğin diğer hayvanlara nazaran bu kadar itibar görmesini açıklamıyor.

The Cemaat ve FG de böyle. Ona dair inançlarını sorduğunuzda, şöyle hizmet etti, böyle okul açtırdı, şöyle kitap yazdı falan diyorlar. Ancak duydukları ihtiram, bunların toplamından daha fazla ve bunları yapan diğerlerine o kadar da büyük saygıları yok. Burada hocaefendi için başka inançlar devreye giriyor. İneklerin Brahma'nın ve diğer tanrıların avatarı olduğuna inanan Hindu gibi, aslında cemaatçi de FG ile ilgili açıklamadığı bir inançla başlıyor. Ancak bu inancı zahiren savunması mümkün olmadığı için, onun faziletlerini anlatmaya koyuluyor.

Yazarken yazarken farkettim ki, Hinduların ineklere bakışıyla, Cemaatinin Gülen'e bakışı neredeyse aynı. Karakterindeki o vericilik, o sakinlik, o geviş getiriyormuş gibi vaazlar ve salına salına yürümesi... Acaba, acaba Brahma'nın avatarı mı kendisi?

[Yevmiyeler] #İslam #namaz #peygamber #ezber #maymun aklı #secde #Hanefi mezhebi #Hindular #FETÖ #Fethullah Gülen