Adamlar dünyanın parasını kazanıyor ve dünyanın itibarı ellerinde ama her gün aynı şeyi giyiyorlar. Gördüğüm kadarıyla insanların başarıdan anladıklarıyla başarılıların başarıdan anladıkları birbirinden farklı. Para da benzer, zenginlerin paradan anladıkları, bizim ihtiyaçlarımız için kazanmaya çalıştığımızdan farklı. O sebeple insanın parasıyla yaşantısı arasında doğru bir ilişki yok. Anlatırlar ya, adamın sayısız evi varmış ama hala yer sofrasında çökelek yiyormuş, onun gibi.

Belki ölenlerin de ölümden anladıklarıyla bizim ölümden anladıklarımız arasında böyle bir fark vardır: Öldükten sonra ölüm o kadar da kötü gelmiyordur? Ölü nasıl hissetsin seni diyecek, nasıl bilsin kendinin ölü olduğunu. Taşlar da taş olduklarını biliyorlar mı? Doğru bir itiraz bu, tabii, ancak taşın taş olduğunu hissetmesi dediğimiz, bizim anladığımız şekilde bir his değil. Zaten insan da o hissi bilmiyor, asıl insan, bu hayallere ve resimlere gömülü insan kendindeki şeyin ne olduğunu bilmiyor. Yoksa kendiyle ilgili bu kadar hayal kurup, sonunda hep hayal kırıklığına uğramazdı herhalde, değil mi?

[Yevmiyeler]